“Bir sürüş kahramanıyla harika geçen 3 günün ardından...”
İlk nesli 1989 yılında satışa sunulan Mazda MX-5 o zamandan bu yana 1 milyondan fazla satılmış bir otomobil. Yeterli gücü, iki kişilik yapısı, saf ve eğlenceli sürüş hissi ile MX-5’i her zaman sevmişimdir. Virajlı yollarda gazlarken size kahkahalar attırmayı kendine görev edinen bir otomobil nasıl sevilmez ki?
İlk üç nesil MX-5’te bizi sevimli ve yuvarlak hatlara alıştıran Mazda bu sefer durumu değiştirdi. Yeni MX-5, özellikle ön kısımda daha sert ve keskin hatlara sahip. Bu durumu yadırgamıyorsunuz, görünümü otomobili park ettikten sonra tekrar arkanıza dönüp baktıracak cinsten. Zaten yolda giderken -özellikle tavan açıksa- tüm bakışlar üzerinizde…
Her zamanki gibi iç mekandan başlayayım,
Otomobilin içi bir önceki nesle göre baya iyileştirilmiş. Hala her kısımda sert plastik malzeme kullanılıyor olsa da karbon görünümlü kısımlar, deri kaplamalar ve kırmızı dikişlerle iç mekanın pahası arttırılmış. Yalnız belirtmeden geçemeyeceğim, sert malzemelerde tam bir japon sağlamlığı hissini alıyorsunuz. Sanki uzun yıllar boyunca hiç yıpranmayacakmış gibi… Bu hisse kapılmamı sağlayan bir diğer etki de başarılı işçilik. 11 bin km boyunca pek kibar kullanılmadığı belli olan test otomobilimin hiçbir yerinden trim sesi gelmiyordu.
Bose imzalı müzik sisteminin ses kalitesi radyoda pek başarılı olmasa da bluetooth bağlantısında son derece kaliteli bir ses veriyor. Müzik sisteminin ana hoparlörleri koltukların içine entegre edilmiş.
MX-5’in eşya gözü konusunda önemli bir dezavantajı var: Torpido gözü yok. Fakat üzülmeyin, fazlasıyla dar olan kabinde eşyalarınız elinizde kalmıyor. Torpido gözü yerine koltukların ortasında kilitlenebilen bir eşya gözüne yer verilmiş. Ayrıca her iki koltuğun arka tarafında da eşya gözü var. Kol dayamadaki küçük göze sadece anahtar, bozuk para gibi ufak şeyler sığıyor. Vitesin önündeki eşya gözü birçok telefonu alabilecek boyutlarda.
7 inç multimedya ekranı sadece 6 km/h’ye kadar dokunmatik olarak çalışıyor. 6 km/h’den sonra orta konsoldaki kumandayla kontrol ediyorsunuz. Mazda’ya göre güvenlik amacıyla böyle bir yol izlenmiş. Sistemin menüleri karmaşık değil, kullanımı gayet kolay.
MX-5, hafif ve saf sürüş odaklı bir otomobil olmasına rağmen “boş” değil. Ne asistan sistemler konusunda ne de donanım konusunda geride kalıyor. Kör nokta uyarı sistemi, şerit takip asistanı -direksiyona müdahale etmiyor sadece sesli uyarıyor-, anahtarsız giriş çalıştırma ve otomatik uzun far gibi güzel donanımlara sahip…
MX-5’in kumaş tavanını açmak çok kolay. Otomobile ilk bindiğimde bile yaklaşık 5 sn gibi kısa bir sürede tavanı açtım, sistem çok basit. Yukarıda bulunan mandalı çekiyorsunuz ve tavanı elinizle arkaya doğru götürüp bastırıyorsunuz. İşte bu kadar…
Arka kısımda bulunan rüzgar deflektörü otomobilin arkasında oluşan hava akımının içeriye girmesini engelliyor.
Bagaj hacmi 130 litre. Günlük kullanım için yeterli ancak uzun yolculuklar için hazırladığınız bavulunuz bagaja sığmaz.
MX-5’in oturuş pozisyonundan bahsedeyim. Test aracımda bulunan opsiyonel Recaro koltukları beğendim. Yan destekleri tam ayarında. Direksiyonun derinlik ayarı yapılamıyor ve sürücü koltuğunun sadece uç kısmının yükseklik ayarı yapılabiliyor. Ancak buna rağmen ideal sürüş pozisyonunu bulmak zor değil. Oturduğunuz yerden otomobilin çamurluk çıkıntılarını görmek çok güzel bir his.
E hadi artık boşver iç mekanı falan şu aletin asıl marifetlerini anlat dediğinizi duyar gibiyim. 😀
Buyrun efenim… Sürüş özellikleri kısmına geçelim.
50/50 ağırlık dağılımı ve mükemmel kontrol edilebilirlik hissi… MX-5’in direksiyonu, süspansiyonları ve şasisi o kadar uyumlu çalışıyor ki, otomobille gazlarken hiç tedirgin olmuyorsunuz. Virajlarda gaz pedalıyla ayarlanabilirliği sayesinde otomobili viraj içinde tutabilir yada koyverip tatlı tatlı arkasını açabilirsiniz. Elektrikli olmasına rağmen nasıl bu kadar hisli yapabildiklerini anlayamadığım direksiyon sistemine bayıldım. Sizinle iletişimi en üst düzeyde tutuyor, net tepkilere sahip. Özellikle kontra verirken kısa oranları sayesinde size büyük kolaylık sağlıyor. Doğuştan cabrio bir otomobil olan MX-5’te bozuk zeminlerde yada şasiyi ciddi manada zorladığınız zamanlarda bile burulmalar yaşamıyorsunuz. Sımsıkı bir şekilde size verdiği güven duygusuyla keyfinize keyif katıyor.
MX-5, fiziksel yol tutuş limitleri oldukça yüksek bir otomobil. Power Sport donanımlı test aracımda spor süspansiyon yer alıyordu. Uzun, geniş açılı ve yüksek hızlı dönülen virajlarda güzel tepkiler veren süspansiyon asıl marifetini gerçek oyun alanında gösteriyor. Dar ve kısa virajlar… Buralarda MX-5’in 50/50 ağırlık dağılımı, hafif gövdesi ve süspansiyonların karakteri gibi unsurlar birleşiyor ve zevkten çıldırıyorsunuz. Otomobilin ESP sistemi tek basışta devreden çıkıyor. Bu otomobili kullanırken virajlarda tadına bakmaya doyamadığınız için genelde ESP kapalı geziyorsunuz. 😀
Sert ayarlara sahip spor süspansiyonlar konfor konusunda çok kötü sayılmazlar. Çok konforlu diyemem ancak bir spor otomobil olduğunu düşünürsek konforu kabul edilebilir seviyede.
Test aracımın kaputu altında yer alan 1.5 litrelik atmosferik benzinli motor, 131 hp güç ve 150 nm tork üretiyor. Bu arada 131 hp güç kulağınıza az gelmesin. Çünkü otomobil sadece 1050 kg ağırlığında. 8.3 sn’lik 0-100 değeri de yavaş bir otomobil olmadığını kanıtlıyor. Motor, hoş sesi ve iştahla 7500 devire kadar çevirebilmesi sayesinde beğenimi kazansa da yapısı gereği alt devirleri oldukça zayıf. Otomobili yürütmek yada arkasını kaydırmak için motoru üst devirlerde tutmak gerekiyor.
6 ileri manuel şanzımanın vites geçişleri muazzam. Kısa bir vites kolu, kısa yollar ve net geçişler. Uzun zamandır böyle güzel bir manuel şanzıman kullanmamıştım. Otomobilden aldığınız hazzı arttırıyor.
Az önce motorun nimetlerini saydım ancak birinden ayrıca bahsedeyim. Yakıt tüketimi… Gazladığım zamanlarda bile sadece 10.5 lt/100 km yakması aldığınız keyfin benzin istasyonunda sonlanmayacağını gösteriyor. Günlük kullanımda pek dikkat etmeden kullanınca tüketim 7-7.5 lt/100 km arasında geziyor. Ciddi İstanbul trafiğinde ise maksimum 13 lt/100 km gördüm.
Led farlar baz donanımdan itibaren standart.
Sonuç olarak,
Ülkemizin önden çekişli dünyasında ve iyice robotlaşan otomobiller arasında doğal sürüş hissiyle MX-5 hala piyasada “petrolhead”lere gerçekten hitap eden bir otomobil kaldığını gösteriyor.
Üstelik bu doğal sürüş zevkini size boş ve ilkel bir yolla sunmuyor. Anahtarsız giriş sistemi, dokunmatik multimedya ekranı hatta şerit takip asistanı ve kör nokta uyarı sistemi gibi asistan sistemleri de sunarak modern konfor ve güvenlik donanımlarından sizi mahrum bırakmıyor.
MX-5’in donanım isimlerinde ufak bir güncelleme yapıldı. Power olarak geçen donanımın adı Power Sense, Power Sense’in adı ise Power Sport oldu. Benim Power Sense yani yeni adıyla Power Sport olarak geçen test aracımın fiyatı 147.510 TL.
Eğer bir aileniz yoksa yada evin ikinci keyif otomobili olarak kullanılacaksa kesinlikle bir MX-5 alın çünkü günümüzde bu hisleri yaşayabileceğiniz pek fazla 0 km otomobil seçeneği kalmadı…