Benim gibi otomobil sevdalısı insanlar için daima geçerli tuhaf bir kural vardır. Bizler; belkide hayatımız boyunca hiçbir zaman sahip olamayacağımızı bildiğimiz hatta, belkide hiçbir zaman dünya gözüyle göremeyeceğimiz otomobillere bile istemsizce bir bağlılık duyuyoruz. Onlar hayatımızda olmasa bile mutlaka düşünce olarak kafamızın içinde bir yerlerde bulunuyorlar. Peki bu otomobillere sahip olmak isteyen fakat olamayan bir petrolhead tesellisini nerede buluyor? Cevap, diecast model otomobiller…
Onlar diecast koleksiyonerleri için verilen önem ve ilgi ile aslında gerçek birer otomobil gibiler…
Diecast otomobilleri bilmeyenler için kısaca anlatayım. Zamak (alüminyum ve çinko karışımı) adlı maddeden kalıba dökülerek üretilen, gerçeğine göre belli ölçülerde küçültülen ve detaylarına önem verilen minyatür otomobillere diecast model otomobiller denir. Bu modellerde 1:18, 1:24, 1:43 en yaygın ölçeklerin başında gelir.
“Koca adam hala oyuncak arabayla mı oynuyor?” gibi çağ dışı sözler söyleyen insanlar hala olsa bile, ülkemizde bu hobi eskiye oranla çok daha gelişti ve popülerliği arttı diyebilirim. Aradığınız modeli ülkemizde genellikle buluyorsunuz eğer bulamasanız bile yardımınıza yabancı alışveriş siteleri koşuyor.
Ben uzun zamandır model otomobil koleksiyonu yapan biriyim. Kendi çapımda bi koleksiyonum var. 1:18 ve 1:24 ölçekten de modellerim olsa da ağırlıklı olarak 1:43 modellere sahibim. Modellerimi boş vakitlerimde raflarından indirmek; tozlarını almak, tekrardan rafta yer düzenlemelerini yapmak, detaylarını ilk aldığım günkü heyecanla yeniden incelemek, tavan yapmış olan günlük hayat stresimi alıp götürüyor. Özellikle de gerçeğine sahip olmayı çok istediğim fakat olamadığım otomobillerle ilgilenince ilgim daha da artıyor ve diğer çok sevdiğim şahane otomobillerin modellerini de aramaya başlıyorum.
Sonuç olarak eğer sizde hayranı olduğunuz otomobili alamıyorsanız üzülmeyin, gidin ve bir yerlerden modelini edinin. Unutmayın minyatür gerçeklik hiç olmamasından iyidir…